Tek

Meta’nın Rus medyasını yönelik yasağı: ‘ABD’nin mevcut dünya düzeni sürdürmek için yürüttüğü baskı’

Facebook, Instagram ve Whatsapp gibi sosyal medya platformlarının sahibi olan Meta şirketinin, ABD’nin yaptırımları nedeniyle uygulamalarında Rossiya Segodnya Uluslararası Haber Ajansı ve RT televizyonuna ait hesapları engellediği belirtildi.

ABD’li teknoloji markası Meta’dan yapılan açıklamada, “Dikkatli bir analizin ardından, Rus devlet medyasına yönelik adımlarımızı genişlettik. Rossiya Segodnya, RT ve ilgili kuruluşlar, dış müdahale faaliyetleri nedeniyle uygulamalarımızda dünya genelinde engellendi” ifadesine yer verildi.

‘ABD hegemonyasını sürdürmek istiyor’

ABD’nin baskısı ile Amerikan Teknoloji Firması’nın yaptırımını değerlendire Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı ABD’nin tek kutuplu dünya düzenini sürdürmeyi amaçladığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

Yeni sistem tartışmalarının olduğu, yeniden bir dünya düzeni tanımlamasına ilişkin çok önemli söylemlerin geliştirildiği ve belki de çok kutuplu dünya düzenine doğru kolektif bir bilincin oluşmaya başladığı bu dönemde medyaya hem sosyal medya bağlamında hem de ana akım medya, geleneksel medya bağlamında çok ağır baskıların geldiği ve ABD’nin kurgusal hegemonik düzenini diğer tüm yapılar üzerinde sürdürmeye devam ettiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu realite özellikle ABD merkezli kurulmuş ve Amerikan sermayesiyle oluşmuş birçok yapının da ABD hegemonyasının devamı mahiyetinde bir hizmet etmeye dair zorlandığı ya da buna zorunlu olduğu gerçeğini doğuruyor. Şüphesiz her şirket merkezinin bulunduğu yerde vergilendirilir ve her şirketin temel sermayesinin dağıldığı nokta şirketin merkezinin bulunduğu noktadır. Bununla beraber küresel anlamda bu denli önemli bir ağa sahip olan bu sosyal medya mecralarının tarafsızlığını tamamen yitirmiş olması ve sahip oldukları kişisel veriler dahil gücü açık bir şekilde ABD’nin var olan dünya düzenindeki üstünlüğünü korumaya yönelik olarak kullanmaya ilişkin gelişimlerinin küresel anlamda bir ses ile karşı duruş ile karşı karşıya kalması bir zorunluluk noktasına evrilmiştir.

‘Küresel anlamda bir karşı çıkış gerekli’

ABD merkezli şirketlerin yaptırımlarını tüm dünyayı tehdit ettiğini altını çizen Doç. Dr. Orallı sözlerini şöyle sürdürdü:

Özellikle bir takım sosyal medya mecralarının hem ticaretin hem de siyasetin merkezi haline gelmeye başladığı değerlendirilirse, bireylerin verilerinin, şirketlerin verilerinin bazı gruplar elinde toplandığı bir tekelleşme olmaya başladığı değerlendirilirse, hem ahlaki değerler üzerinden bir yozlaşmanın pompalandığı hem de mevcut dünya düzeninin geleneksel yapılarının kırılmasının engellenmeye çalışıldığı alanlarda şüphesiz aykırı görüşlerin tamamı sansürlenmeye mahkumdur. Bu sansür mekanizmasına bir devletin, bir topluluğun ya da devletler birliğinin tek başına karşı durması yeterli olmayacaktır. Küresel anlamda bir karşı çıkış, var olan hegemonik sisteme ve aynı zamanda bir tekel vazifesi gören sosyal medya mecralarına doğrudan yasaklar gelmesi sureti de değil, ama bu yapılara çeşitli alternatifler oluşturulması ve bu alternatiflerin de makul şekilde kuvvetlendirilmesi, şüphesiz bu düzenin kırılması için makul bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Aksi takdirde sosyal medya mecraları hem dezenformasyon sürecini kolaylıkla yaymaya devam edecek, hem de küresel anlamda algıyı yöneterek düzenin devamından bir revizyon talebinin doğru olmadığından dem vurarak insanların olası girişimlerini ve devletlerin önündeki olası alternatifleri sekteye uğratmayı sürdürecektir.

‘Dönüşüm çağrılarının çok daha yüksek sesle dillendirilmesi gerekiyor’

ABD ve müttefiklerinin tek kutuplu dünya düzenine karşı kollektif olarak bir mücadelenin gerekliliğine vurgu yapan Orallı açıklamasını şu cümleler ile sonlandırdı:

Burada küresel bir bilincin özellikle sosyal medya algısı üzerinden bir an evvel konumlandırılması ve değişen dünya düzenine ilişkin dönüşüm çağrılarının çok daha yüksek sesle dillendirilmesi icap etmektedir. O bakımdan sosyal medya platformlarında Facebook, Instagram ve Twitter gibi büyük çatlı hesaplarda milyonlarca kişinin saatlerini geçirdiği bu yapılar içerisinde yaratılan algı yönetimi ve bana sorarsanız kara propaganda sürecinin engellenmesi, bunu doğrudan bir sansür mekanizması ile değil ama sosyal medya okuryazarlığının kuvvetlendirilerek buna dair bir çözüm süreci geliştirilmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Rusya menşeili yapılan yayınların hemen hemen tamamının güçlü şekilde sansürleniyor olması gerek BRICS gibi yapıların, gerek kolektif savunma yapılarının gerekse yeni bölgesel işbirliği modellerinin, iktisadi anlamda daha doğmadan sönümlenmesi ve ABD ile müttefiklerine bağlı mevcut dünya düzeninin devamı mahiyetinde yaratılan baskının bir an evvel kırılması bir zorunluluktur. Aksi takdirde devletlerin ve kişilerin hayal edebildikleri çok uluslu, çok kutuplu, çok devletli ve tek bir egemen üzerinden yönlendirilemeyecek bir dünya düzeninin sükutu hayale uğraması kaçınılmaz olma noktasına doğru evrilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu